Üniversite sınavlarına hazırlanmak, birçok öğrenci için uzun ve yorucu bir maratondur. Her yıl binlerce genç, hayalini kurduğu üniversiteye ve bölüme girebilmek için büyük bir emek harcar. Ancak son yıllarda, yatay geçiş sistemiyle ilgili tartışmalar giderek büyüyor. Bazı öğrencilerin, hak ederek kazandıkları yerleri, torpil veya özel ayrıcalıklarla dolaylı yoldan elde ettiği iddiaları sıkça gündeme geliyor. Peki, bu sistem gerçekten adil mi?
Yatay Geçiş Nedir?
Yatay geçiş, bir üniversitede eğitim gören öğrencilerin, belirli şartları sağladığında başka bir üniversiteye veya bölüme geçmesini sağlayan bir uygulamadır. İlk bakışta, bu sistem öğrencilere yeni fırsatlar sunduğu için yararlı gibi görünür. Ancak, süreç her zaman şeffaf bir şekilde işlemediğinden, bazı öğrenciler haksız bir şekilde avantaj elde edebiliyor.
Neden Tartışılıyor?
Bu tartışmalar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçişle İstanbul Üniversitesi’ne geçtiği haberleriyle yeniden alevlendi. Bazı öğrenciler, akademik başarıları sayesinde yatay geçiş yaparken, bazıları ise farklı yollarla bu hakkı elde edebiliyor. Özellikle "rüşvet" "tanıdık", "referans" veya "özel bağlantılar" sayesinde yüksek puan gerektiren bölümlere geçiş yapıldığı iddiaları, kamuoyunda büyük yankı uyandırıyor. Bu durum, üniversite sınavına yıllarca emek veren öğrenciler için büyük bir haksızlık yaratıyor.
Geçmişte Yaşanan Haksızlıklar
Son yıllarda birçok öğrencinin, aslında kazanamayacağı bölümlere yatay geçişle geçtiği iddiaları basına yansıdı. İşte bazı örnekler:
-
Yurt dışından Türkiye’ye usulsüz geçişler:
2019'da Ukrayna'daki bazı özel üniversitelere kayıt olan öğrencilerin, Türkiye'deki hukuk ve tıp fakültelerine yatay geçiş yaptığı tespit edildi.
2021'de, Gürcistan'daki bazı üniversitelere kayıt yaptıran öğrencilerin kısa süre sonra Türkiye’deki prestijli üniversitelere geçtiği ortaya çıktı. -
KKTC üzerinden yapılan yatay geçişler:
2020’de, Kıbrıs’taki bazı üniversitelerde düşük puanlarla kayıt yaptıran öğrencilerin, kısa süre içinde Türkiye'deki yüksek puan gerektiren bölümlere geçtiği belirlendi.
2022'de, YKS’de düşük sıralama alan bir öğrencinin, önce KKTC’de bir bölüme kayıt olup ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne yatay geçiş yaptığı gündeme geldi.
Bu örnekler, sistemin nasıl suistimal edilebileceğini ve denetimsiz bırakıldığında hangi sorunlara yol açabileceğini gösteriyor.
Büyükşehirler ve Küçük Kentlerde Farklılıklar Var mı?
Bu tür geçişler sadece İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde mi oluyor? Hayır. Küçük kentlerde bulunan üniversitelerde de benzer usulsüzlükler yaşanabiliyor. Denetim eksikliği nedeniyle bazı öğrenciler, düşük puanlarla girdikleri bölümlerden daha prestijli üniversitelere rahatça geçiş yapabiliyor. Bu da eğitim sistemindeki adaletsizliği artırıyor.
Peki, Ne Yapılmalı?
Bu sorunun çözümü için birkaç adım atılması gerekiyor:
-
Şeffaflık artırılmalı: Yatay geçiş süreçleri kamuoyuna açık hale getirilmeli ve herkesin erişebileceği bir sistemle yürütülmelidir.
-
Denetimler sıkılaştırılmalı: Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve ilgili kurumlar, usulsüz geçişleri engellemek için daha sıkı kontroller yapmalıdır.
-
Başarı kriterleri ön planda olmalı: Yatay geçişin temel koşulu akademik başarı olmalı, bağlantılar ve ayrıcalıklar ortadan kaldırılmalıdır.
-
Öğrenciler bilgilendirilmeli: Yatay geçiş sürecine dair detaylar, öğrenciler ve velilerle açık bir şekilde paylaşılmalıdır.
Adil Bir Eğitim Sistemi Mümkün mü?
Üniversite eğitimi, çalışarak ve hak ederek kazanılması gereken bir süreçtir. Eğer yatay geçiş fırsat eşitliğini bozuyorsa, denetimler artırılmalı ve sistem daha şeffaf hale getirilmelidir. Aksi takdirde, eğitim sistemine olan güven sarsılır ve liyakat yerine ilişkiler ön plana çıkar. Eğitimde adalet ve eşitlik sağlanmadan, toplumun gelişmesi de mümkün değildir. Bu yüzden, herkesin hak ettiği yerde eğitim alması için, hem öğrenciler hem de yetkililer bu süreci daha dikkatli takip etmelidir. Adil bir eğitim sistemi, ancak şeffaflık ve denetimle mümkün olabilir.